ANAMED Library Community Lectures - 2025

ANAMED Library Talks

ANAMED Library Talks, jointly organized by Koç University’s Research Center for Anatolian Civilizations (ANAMED) Library and the History Foundation (Tarih Vakfı), has continued with the BMI Research Project Team on April 6, 2021. In 2018, Koç University Stavros Niarchos Foundation Center for Late Antique and Byzantine Studies (GABAM) and the Friends of Music Society in Athens departed on a journey deciding to create a research framework of cooperation on Byzantine secular music tradition. The extensive investigation on primary and secondary resources revealed figures of musicians and musical instruments, featured on artefacts such as caskets, wall paintings, mosaics, wooden icons etc. but also on illuminations preserved inside Greek manuscripts, dated between the 2nd and the 16th century. All these depictions amounted to more than 400 visual representations are hosted at the Koç University Suna Kıraç Library digital collections. All of the above aspects were addressed during this event, with the participation of Antonios Botonakis, Alexandros Charkiolakis, Merve Özkılıç and Senem Acar, who was also be the moderator of the talk.

Byzantine Musical Instruments Research Project - A. Botonakis, A. Charkiolakis, M. Özkılıç, S. Acar

Koç Üniversitesi Anadolu Medeniyetleri Araştırma Merkezi (ANAMED) Kütüphanesi ile Tarih Vakfı’nın ortaklaşa düzenlediği “ANAMED Kütüphane Konuşmaları” 4 Mayıs 2021 günü saat 18:00’de Nisa Semiz ve Üzeyir Altekin ile devam etmektedir. Bu konuşmada, Nisa Semiz ve Üzeyir Altekin “Dimitriadis Efendi’nin Marmara Sahil Surları Rulosu” (İstanbul Arkeoloji Müzeleri, 2019) başlıklı çalışmadan yola çıkarak Dimitriadis Efendi ve Marmara Surları’nı resmettiği 1875 tarihli panoramasını ve bu önemli görselin bize sunduğu bilgileri ele alınmıştır. Konuşmanın moderatörlüğünü Barış Altan üstlenmektedir.

Dimitriadis Efendi’nin Marmara Sahil Surları Panoraması - Nisa Semiz, Üzeyir Altekin, Barış Altan

ANAMED Kütüphanesi ve Tarih Vakfı ortaklığında gerçekleşen ANAMED Kütüphane Konuşmaları, 7 Aralık 2021 tarihinde Ali Yaycıoğlu ile devam ediyor. Bu konuşmada Ali Yaycıoğlu, Stanford University’ye bağlı Mekansal ve Metinsel Analizler Merkezi’nde (Center for Spatial and Textual Analysis) yürütücülüğünü üstlendiği “Osmanlı Epir’ini Haritalandırmak” adlı dijital tarih projesi hakkında bilgi vermiştir. Konuşmanın moderatörlüğünü Abdurrahman Atçıl üstlenmiştir

Osmanlı Epir’ini Haritalandırmak - Ali Yaycıoğlu, Abdurrahman Atçıl

ANAMED Library Talks, continued on January 11, 2021 with Andrea U. De Giorgi and A.Asa Eger. In this talk they discussed their new book “Antioch. A History.” In particular, it foregrounded the theoretical and methodological underpinnings that led to the diachronic presentation of Antioch as well as the city’s evolution through the ages. How a blend of archaeological, textual, epigraphic, environmental, and legacy data ushered in new vistas onto a narrative of settlement that was not bookended by the Islamic conquest is the main thread of the conversation. The talk was moderated by Charles Gates.

Antioch. A History - Andrea U. De Giorgi, A. Asa Eger, Charles Gates

ANAMED Kütüphane Konuşmaları, 17 Mayıs tarihinde Pınar Üre ve Ceren Abi ile devam ediyor. Konuşmacılar 1894 yılında İstanbul’da kurulan ve 1914 yılına kadar faaliyetlerini İstanbul merkezli olarak sürdüren, Birinci Dünya Savaşı sürecinde de Rus işgali altındaki bölgelerde çalışmalar yürüten Rus Arkeoloji Enstitüsü’nden söz etmişlerdir. Konuşmanın moderatörlüğünü Ceren Abi üstlenmiştir. Konuşma uzaktan erişimle gerçekleştirilmiştir ve dili Türkçe'dir.

Bizans’ı Yeniden Keşfetmek: Rusya, Osmanlı İmp. ve 19. Yy.'da Arkeolojinin Siyaseti - P. Üre, C.Abi

ANAMED Kütüphane Konuşmaları, 5 Temmuz Salı günü Çiğdem Özkan Aygün ve Ece Uysal Engüdar ile devam etmiştir. Bu konuşmada “Ayasofya, Topkapı, Hippodrom Yeraltı Bulguları ve Tarihi Su Sistem ile İlişkileri”  hakkında bilgi verilmiştir ve moderatörlüğü Ece Uysal Engüdar üstlenmiştir Konuşma uzaktan erişimle gerçekleştirilmiştir ve dili Türkçe'dir.

Ayasofya, Topkapı, Hippodrom Yeraltı BulgularıveTarihi Su Sistem ile İlişkileri -Ç.Aygün-E. Engüdar

ANAMED Kütüphane Konuşmaları, 4 Ekim 2022 tarihinde Ayfer Karakaya-Stump ile devam ediyor. Bu sunumda Ayfer Karakaya-Stump, 2019 yılında Edinburgh Üniversitesi Yayınları tarafından basılan kitabı, The Kizilbash/Alevis in Ottoman Anatolia: Sufism, Politics and Community [Osmanlı Anadolusu’nda Kızılbaşlar/Aleviler: Sufizm, Siyaset ve Toplumsal Kimlik] üzerinden, ortaya çıkmaya başlayan bu yeni anlatının temel taşlarının neler olduğu konusu üzerinde durmuştur. Söyleşinin moderatörlüğünü Ceren Lord üstlenmiştir.

Sahi kimdir Kızılbaşlar? Ayfer Karakaya-Stump, Ceren Lord

ANAMED Kütüphane Konuşmaları, 1 Kasım 2022 tarihinde Siren Çelik ile devam ediyor. Bu sunumda Siren Çelik,  Manuel Palaiologos’un tüm külliyatının ilk incelemesini sunan kitabından söz etmiştir.  Manuel’in edebi stili, öz-tasviri ve felsefi/teolojik düşüncesini irdeler. Yalnızca siyasi olaylara odaklanmak yerine, Manuel’in kişiliği, özel hayatı ve edebi eserlerini de inceleyen bu kitap, çok yönlü bu imparatorun yeni bir portresini çizmektedir. Söyleşinin moderatörlüğünü Suna Çağaptay üstlenmiştir.

Manuel Palaiologos (1350-1425): Karmaşa Zamanında Bir Bizans İmparatoru - Siren Çelik, Suna Çağaptay

ANAMED Kütüphane Konuşmaları, 14 Mart’ta Müjde Dila Gümüş, Hatice Adıgüzel, Ömer Cenker Ilıcalı, İlona Baytar, Zübeyde Cihan Özsayıner ve Tarkan Okçuoğlu ile devam etti. Art Nouveau’nun İstanbul’da tanınması ve talep görmesi, Avrupa’daki sanatsal ve mimari gelişmelerin payitahtta hanedan ve şehrin seçkinleri tarafından takip edilmesine bağlı olarak, üslubun doğuşundan kısa süre sonra gerçekleşmiştir.  Başta Raimondo D’Aronco olmak üzere pek çok yerli ve yabancı mimar, 20. yüzyılın ilk yıllarından itibaren, şehrin eğitim ve gelir düzeyi yüksek kesiminin ikamet ettiği ve/veya sayfiye olarak kullandığı bölgelerinde eserler inşa etmiştir. İthal edilen günlük kullanım objelerinin yanı sıra İstanbul’da pek çok farklı alanda üretim gerçekleştirilmiştir. Çalışma, İstanbul Art Nouveau’sunun mimari ve mimari bezeme, günlük kullanım objeleri, tezhip ve mezar yapılarındaki uygulamalarını, saha çalışmaları ve birincil kaynaklara dayanarak kapsamlı biçimde sunmayı hedeflemektedir.

İstanbul Art Nouveau’su- M.D. Gümüş,H. Adıgüzel,Ö. C. Ilıcalı,İ. Baytar,Z. C. Özsayıner,T. Okçuoğlu

ANAMED Kütüphane Konuşmaları, 11 Temmuz’da Billur Tekkök Karaöz ve Hülya Bulut ile devam etmiştir. Kamuya açık peyzaj alanlarının iktidarın güç erkini halka açık kutlamalarla gösterdiği yerler olduğunun belgeleri Tunç Çağı’ndan Osmanlı Dönemi’ne uzantısı ile belgelenmiştir. Özel düzenlemesi ile bahçeler aynı zamanda dini ritüellerin de uygulama sahasıdır.  Tunç Çağı’ndan beri tarımın koruyucusu “bahçıvan/çiftçi kral” ideolojisi her kültürde ve dönemde bahçıvanların toplum içindeki rolleri, bahçede ekimi yapılan bitkilerin askeri seferler sırasında farklı topraklardan taşınıp yeni alana dikimi, kültürlerin yönetim propagandasındaki rolü, evin bir yaşam ve üretim yeri oluşu ve bu çoklu değerler sistemi, tarımsal arazide ekonominin bel kemiği olan üretim çiftlikleri antik çağ kültürünün bugüne benzer özelliklerini ortaya koyar. Kentte imar faaliyetlerinde önceliklerindirilen peyzaj kent halkının hafızalarında depoladıkları sosyalleşme alanları kent bellek haritasını oluşturma açısından her çağda önemlidir. Etkinlik uzaktan erişimle ve Türkçe olarak gerçekleştirilmiştir. Etkinliğin moderatörlüğünü Hülya Bulut üstelenmiştir.

Antik Çağlardan Günümüze Kent Alanı ve Peyzaj Kültürü - Billur Tekkök Karaöz ve Hülya Bulut

ANAMED Kütüphane Konuşmaları 6 Şubat’ta Çiğdem Kafescioğlu, K. Mehmet Kentel ve Paolo Girardelli ile devam ediyor. Konuşmanın başlığı “Tam Yerinden: İstanbul’a Panoramik Bakışın Tarihi”.

Pera Müzesi’nde Ekim 2023’te açılan, küratörlüğünü Çiğdem Kafescioğlu, K. Mehmet Kentel ve M. Baha Tanman’ın yaptığı Tam Yerinden: İstanbul’a Panoramik Bakışın Tarihi sergisi ve aynı başlıklı derleme kitap, 360 derecelik şehir manzarasının cazibesini çıkış noktası olarak alıyor ve bu panoramik bakışın oluşumunu tarihselleştiriyor. Bu konuşmada Kafescioğlu ve Kentel, İstanbul’un panoramik tahayyüllerini ve şehrin dünya görsel tarihi içindeki yerini, sergi ve kitap projesi üzerinden, Paolo Girardelli’nin moderatörlüğünde tartışıyor.

Tam Yerinden: İstanbul’a Panoramik Bakışın Tarihi

ANAMED Kütüphane Konuşmaları 27 Mayıs’ta Cemal Emden ve N. Defne Gier ile devam ediyor. Konuşmanın başlığı ise “Yakın Tarihe bir Fotoğrafçının Gözüyle Bakmak: Selçuk Emden Fotoğraf Koleksiyonu”.

Selçuk Emden Fotoğraf Koleksiyonu, fotoğrafçı Selçuk Emden’in yıllar içerisinde farklı konularda çektiği fotoğrafları ve fotoğrafçılık ile ilgili tuttuğu not defterlerini içermektedir. Anadolu coğrafyası ve florası, Amerika, Avrupa ve Türkiye’deki gezileri ve özellikle Kayseri’nin sivil ve anıtsal kaybolmuş mimarisi, bölgeye ait arkeolojik miras, bölgenin endüstrileşme süreci ve bölgedeki farklı sosyal yaşam biçimlerini belgeleyen fotoğraflarından oluşmaktadır. Fotoğrafçının yıllar içinde tuttuğu defterler ise döneminin baskı teknikleri, fotoğraf teorisi ve teknolojisine ait önemli bilgileri içerir. Sanat/mimari ve endüstriyel fotoğrafçılık alanında yapılan çalışmalara, Kayseri ve İç Anadolu Bölgesi’nin görsel hafızasına yönelik değerli bir kaynak niteliğinde olan Selçuk Emden Koleksiyonu’nun tasnif, envanter ve dijitalleştirme çalışmaları 2023 yılında başlamıştır. Bu konuşmada Cemal Emden, babası Selçuk Emden’in anıları ve çalışmalarınden bahsederek, koleksiyonun oluşum ve gelişim sürecini paylaşacak. Konuşmanın moderatörü Nathalie Defne Gier, koleksiyonun arşive gelmesi ve kataloglanma süreçlerinden bahsedecek.  Kayserili fotoğraf sanatçısı Selçuk Emden’in bu değerli koleksiyonunun gelecek nesillere aktarılabilmesi ve yepyeni araştırmalara kaynak olabilmesi adına gösterdikleri tüm emek ve özveri için Emden ailesine teşekkür ederiz.

Yakın Tarihe bir Fotoğrafçının Gözüyle Bakmak: Selçuk Emden Fotoğraf Koleksiyonu

ANAMED Library Talks continue on June 4 with Andreas Rhoby, Ida Toth and Ine Jacobs. The talk is entitled “Studies in Byzantine Epigraphy I.”

The present, inaugural volume includes selected papers from the two panels dedicated to Byzantine Epigraphy held at the XXIII International Congress of Byzantine Studies in Belgrade, August 2016, and the XV International Congress of Greek and Latin Epigraphy in Vienna, August/September 2017. The papers, as indeed the events for which they were initially produced, celebrate both the progress and the promise of epigraphic research within medieval and early modern scholarship as a whole. Ine Jacobs was the moderator of the talk.

Studies in Byzantine Epigraphy I

ANAMED Library Talks continued on July 9 with Suse Anderson and Beyza Uzun Kutlay. The talk is entitled “The Digital Future of Museums: Conservations and Provocations”

Digital technology once seemed to promise museums the opportunity to democratize their work, making collections available to all. To what extent has this once-imagined future come true? In this talk, Suse Anderson will look back to the recent past in museums to consider how digital technology has created new opportunities for critical engagement, before asking where we might need to go next. How can museums make thoughtful, responsible choices about digital technology in an era of machine learning and artificial intelligence? What are the ethical considerations for museums as they choose how and where to participate in a world increasingly defined by networked technologies? Beyza Uzun Kutlay was the moderator of the talk.

The Digital Future of Museums: Conservations and Provocations

ANAMED Kütüphane Konuşmaları 6 Ağustos’ta Ayşe Taşkent, Nicole Kançal-Ferrari ve Hatice Aynur ile devam ediyor. Konuşmanın başlığı “Osmanlı Kültür Ortamında Miraç ve Yolculuk Durakları.”

İslam tarihindeki en önemli hadiselerden biri olan Miraç mucizesi, asırlar boyunca dini, tasavvufi ve felsefi düşüncede konu edinilmiş; edebiyat, musiki ve kitap sanatlarında zengin bir birikim ortaya çıkmıştır. İslam dünyasının üç kutsal şehri kabul edilen Mekke, Kudüs ve Medine, Miraç’a mekân olmalarıyla merkezi konumlarını pekiştirmiştir. Miraç’ın ve bu kutsal mekânların farklı sanatsal üretimlerde edindiği konuma ve ortaya çıkan çok katmanlı anlam evrenine yoğunlaşan konuşmada, söz konusu kültürel birikimin özellikle Osmanlı kültür ortamında edebiyat, musiki ve görsel sanat disiplinlerinde nasıl işlendiği ve birbiriyle nasıl ilişkilendirildiği değerlendirilmiştir. Konuşmanın moderatörlüğünü Hatice Aynur üstelenmiştir.

Osmanlı Kültür Ortamında Miraç ve Yolculuk Durakları

ANAMED Library Talks continued on September 10 with Serra Akboy-İlk and Suna Çağaptay. The talk is entitled “Architectural Documentation: Built Environment, Modernization, and Turkish Nationalism”

This talk is based on the book, Architectural Documentation: Built Environment, Modernization, and Turkish Nationalism. In early republican Turkey, architects and scholars had all been in a position to advise on archival building documentation as the scientific basis to protect the built environment and to ensure its continuity for future generations. The question remained, however: how did the mission of creating measured drawings of historic properties met their goal of protecting the monuments? Was the goal to encourage broader historical understanding of architecture, denoting less need for detailed drawings, or to assist building reconstruction, entailing drawings with more information? Reflecting on the collection of field notes and formalized measured drawings as a whole, the talk addresses the enterprise of architectural documentation in the early republic. Suna Çağaptay was the moderator of the talk.

Architectural Documentation: Built Environment, Modernization, and Turkish Nationalism

ANAMED Library Talks continued on October 1 with Lieve Donnellan and Laura Pisanu. The talk is entitled “Archaeological Networks and Social Interaction”

The book project Archaeological Networks and Social Interaction aims to improve our understanding of applications of network analysis for studying social interactions in the past. Very successful applications of network analysis exist for studying settlement archaeology and movement through the landscape, but social interactions come with their own complexities. This talk highlighted some of the discussions involved and delve deeper into a detailed case study, that of Pithkoussai, known by most as the first Greek colony in the West. Laura Pisanu was the moderator of the talk.

Archaeological Networks and Social Interaction

ANAMED Library Talks continued on December 9 with Jake Ransohoff, Nathanael Aschenbrenner, and Jesse W. Torgerson. The talk was entitled “The Invention of Byzantium in Early Modern Europe.”

The Invention of Byzantium in Early Modern Europe presents a new history of Byzantine scholarship in the early modern world. Ranging from the early fifteenth century to the late nineteenth century, the contributions to the book explore how and why the Byzantine past was exploited in Early Modern Europe: as a diagnostic for cultural decline, as a palimpsest for early Christian belief and practice, and as a source of strategically relevant ethnography about the Ottomans. By tracing Byzantium’s profound impact on everything from politics to painting, this book shows that the empire and its legacy remained a touchstone for generations of Western writers, artists, statesmen, and intellectuals as they grappled with the most pressing issues of their day. Jesse W. Torgerson was the moderator of the talk. 

The Invention of Byzantium in Early Modern Europe

Bu konuşmada, insanların beslenme alışkanlıklarının tarih öncesinden günümüze nasıl evrildiği hem arkeolojik bulgular hem de güncel saha gözlemleriyle ele alınacak.
Tekeli'nin antropolog olarak görev yaptığı Erzurum Pulur Höyük kazısında günümüzden beş bin yıl öncesinde keşfedilen taş aletler, tarih öncesi insanların protein ağırlıklı diyetlerini ve bu diyetin insan anatomisine etkilerini anlamamızda önemli ipuçları sunuyor. Tekeli, benzer şekilde, Etiyopya’daki saha çalışmasında, günümüzde hâlâ taş aletlerle besin hazırlayan toplulukların, tarih öncesi yaşam biçimlerini nasıl sürdürdüklerine tanıklık etmiştir. Konuşmasında da, bu iki örnek üzerinden, avcı-toplayıcı yaşam tarzının modern beslenmeyle olan farklarını ve bu farkların insan üzerindeki yansımalarını tartışacak. Bu bağlamda, ANAMED Kütüphanesi’nde yaptığı araştırmaların, bu tarihsel ve biyolojik bağlantıları anlamada nasıl kritik bir rol oynadığını aktaracak. Geçmişten günümüze beslenme yolculuğumuzun izlerinin, bilimsel ve kültürel bir çerçevede sunulması hedefleniyor.


Tarih Öncesinden Günümüze: Taş Aletler ve Beslenmenin İzinde - Evrim Tekeli

ANAMED Kütüphane Konuşmaları 7 Ocak’ta Müjde Dila Gümüş ve Tarkan Okçuoğlu ile devam ediyor. Konuşmanın başlığı Gümüş’ün aynı adı taşıyan kitabına dayanıyor: II. Meşrutiyet’in Saray Mimarı M. Vedad [Tek] Bey.

Vedad [Tek] Bey, hanedanın siyasi ve ekonomik gücünün dramatik biçimde değiştiği II. Meşrutiyet döneminde yaklaşık beş yıl boyunca Sultan Reşad’ın başmimarı olarak çalışmıştır. II. Meşrutiyet’in Saray Mimarı M. Vedad [Tek] Bey, Vedad Bey’in başmimarlık döneminde, yönetim biçiminin getirdiği yeni güç dengelerinin mimarlık ve onarım alanına nasıl yansıdığını ve İstanbul’daki hanedan yapılarında 1909–1914 yılları arasında gerçekleştirilen müdahaleleri ortaya koymayı amaçlıyor. Vedad Bey’in “sermimar-ı hazret-i şehriyari” unvanıyla üstlendiği görevin sınırlarını ve çalışma koşullarını, hazırladığı inşa ve tamir projeleri ile ilişkilendirerek yakın mercek altına alıyor. Detaylı arşiv çalışmalarında tespit edilen çizimler, keşif defterleri ve belgeler aracılığıyla Vedad Bey’in mimari uygulamalara ilişkin düşüncelerine, tarihi yapılara yaklaşımına ve iş süreçlerini nasıl yönettiğine dair de pek çok yeni bilgi sunuyor. Konuşmanın moderatörlüğünü Tarkan Okçuoğlu üstlenmiştir ve konuşma çevrimiçi gerçekleşmiştir.

II. Meşrutiyet’in Saray Mimarı M. Vedad [Tek] Bey

The presentation will showcase Lacchia’s journey from his upbringing in Piedmont to his influential years in Istanbul, highlighting his contributions as an architect, professor of drawing, and cultural mediator between Italy and Turkey.  Through a selection of visual and written materials, audience will learn Lacchia’s diverse portfolio of architectural works, his role in the Italian-Levantine community, and his research on Ottoman architectural and art history. Little is known in academic world about him, and the unearth of Tito Lacchia's private archive gave him the opportunity to start to explore the life of this Italian architect and his experience in the Levantine community in Istanbul, between the end of the Ottoman Empire and the rising of the republican era.

Architect Tito Lacchia and His Experience in Istanbul (1913-1932)

ANAMED Library Talks continued on March 4 with Suraiya Faroqhi and Veruschka Wagner. The talk is entitled “Women in the Ottoman Empire: A Social and Political History.”

This paper focuses on the manner in which the catastrophes of the early twentieth century found their way into the writings of three literate females born into the late Ottoman world. After having established themselves, respectively, as a teacher, a school counselor, and an author of children’s books, Mediha Kayra, Belkıs Halim Vassaf, and Cahit Uçuk wrote memoirs in which they tried to make sense of their experiences. While we cannot verify most of their statements, we can place their claims into a context derived from historical research, which allows us to say whether a given story is believable in the light of present-day information. Admittedly, what passes for historical knowledge among present-day generations also has very serious limitations.

Veruschka Wagner was the moderator of the talk. 

Women in the Ottoman Empire: A Social and Political History

Kırkıncı Yılında Edward Said’in Oryantalizm’i - 06.11.2018

Zeynep Çelik bu buluşmada Edward Said’in 1978 yılında yayımlanan Orientalism (Şarkiyatçılık) adlı çalışmasıyla öncülük ettiği entelektüel platformda görsel sanatların kritik bir değerlendirmesini yapıyor. Çelik, Said’in çığır açan bu incelemesinin özellikle mimarlık tarihi alanıyla olan etkileşimini ele alıyor ve kitabın yayımlanışından geçen 40 yılda yaşanan çelişkilerle yüklü entelektüel ve akademik gelişmelerin izini sürüyor.

Moderatörlüğü Sabancı Üniversitesi’nden Ayşe Ozil’in üstlendiği konuşmada kolonyalizm ve post-kolonyalizm, periodizasyon, çoğulculuk, modernleşme ve şehir, İslam sanatı gibi pek çok konu, alan ve bakış açısına değinilmiştir.

Kırkıncı Yılında Edward Said'in Oryantalizm’i - Zeynep Çelik

Delilik, Siyaset ve Toplum: Bir Akıl Hastanesinin Tarihi - 08.01.2019

Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi tarafından yayımlanan Delilik, Siyaset ve Toplum: Toptaşı Bimarhanesi (1873-1927) başlıklı kitabı ekseninde yaptığı konuşmada Artvinli, Osmanlı Devleti’nde tımarhanelerin ıslahından başlayarak psikiyatrinin kurumsallaşmasına ve dönemin en önemli akıl hastanesi olan Toptaşı Bimarhanesi’nin tarihine odaklanmıştır. 

Psikiyatri tarihçileri, on dokuzuncu yüzyılın iç içe geçmiş iki özellik ile karakterize olduğunu düşünmektedir: tımarhanelerin yükselişi ve psikiyatrik profesyonelleşmenin ortaya çıkışı. Türkiye’de modern psikiyatrinin doğuşu ve profesyonelleşmenin oluşumuna tanıklık eden mekânlardan en önemlisi, bir akıl hastanesi olan Toptaşı Bimarhanesi’dir. Üsküdar’ın Toptaşı semtinde bulunan akıl hastanesi, 1873 yılında Süleymaniye Bimarhanesi’nin buraya taşınmasıyla açılmış, 1924 yılından itibaren ise Bakırköy’e taşınmasıyla kapanmıştır. Birbirinin devamı olan bu kurumlarla birlikte sadece hastalar, çalışanlar ve malzemeler değil aynı zamanda zihinsel birikim, uygulamalar ve sorunlar da taşınmıştır. Akif Ercihan Yerlioğlu’nun moderatörlüğünü yaptığı konuşmada, deliliğin tıbbileştirilmesi sürecinden bimarhanedeki gündelik hayata, ideal akıl hastanesi projelerinden projelerinden psikiyatrik sınıflandırmalara, zincirlerden ilaçlara, Mongeri’den Mazhar Osman’a psikiyatri tarihinin farklı yönleri ele alınmıştır.

Delilik, Siyaset ve Toplum: Bir Akıl Hastanesinin Tarihi - Fatih Artvinli

Spolia Reincarnated: Afterlives of  Objects, Materials and Spaces in Anatolia from Antiquity to the Ottoman Era - 19.02.2019

ANAMED Library Talks continued with Ivana Jevtić and Suzan Yalman with a talk on newly published ANAMED book, Spolia Reincarnated: Second Life of Spaces, Materials, Objects in Anatolia from Antiquity to the Ottoman Period on February 19th at the ANAMED Library.
At the cutting edge of spolia studies, the collected essays in this volume explore diverse forms and types of reuse in Anatolia over centuries through a cross-cultural lens. Gathered from the joining of disciplines—archaeology, art history, and the history of architecture and landscape—an exceptional array of examples is presented, including architectural elements and decoration, sculpture and statuary, space and buildings, and textiles and other objects. Most significantly, this ground-breaking work reveals how objects, materials, and spaces attained new meanings in their afterlives through various modes of reuse.
The scholarly contributions published here stem from the Tenth International ANAMED Annual Symposium “Spolia Reincarnated: Second Life of Spaces, Materials, Objects in Anatolia from Antiquity to the Ottoman Period” held at Istanbul’s Koç University Research Center for Anatolian Civilizations (ANAMED) in December 2015. This unique conference marked ANAMED’s tenth anniversary and brought together many prominent scholars and former research center fellows, including the volume’s editors.

Spolia Reincarnated - Ivana Jevtic and Suzan Yalman

Efsane ile Gerçek Arasında 1917 Devrimi - 02.04.2019

Şubat ve Ekim'iyle 1917 Devrimi bir dizi galat-ı meşhurun, yani yaygın yanlış anlaşılmanın kurbanı olagelmiştir. Şüphesiz bunlardan en masumu takvimle ilgili olandır. Kışlık Saray’ın ele geçirilişi, o dönemde kullanılan Jülyen takvimi Ekim ayını gösterse de bugün kullanılan Gregoryen takvime göre 6 Kasım’ı 7’sine bağlayan gece vuku bulmuştur. Diğer “yaygın yanlışlar” elbette bu kadar basit ve masum değildir. Kökleri Soğuk Savaş devri antikomünizmine dayanan, “duvarın” yıkılışının ardından geçen son yirmi küsur yıldaysa iyice yaygınlaşan argümanlar bunlar. Bu argümanlar, ya da tarihçi Moshe Lewin’in deyimiyle “çeşitli yayın ortamlarında aşikâr hakikatler olarak sergilenen bir dizi metodolojik hata”, başka “bilgi alanlarında görülmeyen son derece katı bir kamusal söylem” oluşturur. Söz konusu “kamusal söylem” asla masum ya da tesadüfi değildir. Devrimin hafızasının tasfiyesine yönelen bu söylem, 1990'lardan itibaren neredeyse bütünüyle bir yeni restorasyon söylemi haline gelmiş bir (Enzo Traverso’nun deyimiyle) “karşı-efsane”dir. Bu karşı-efsane, komünizmi, 20. yüzyıl tarihinin tamamına yayılan totaliter bir görüngü olarak tanıtır. Buna göre, bir fanatikler çetesi tarafından kurulmuş olan komünizm bir şiddet taşkınlığında sürüp gitmiş ve tarihin "doğal" akışını akamete uğratmış bir aşırılıktan ibarettir. Peki 1917, profesyonel konspiratörlerden mürekkep bir dar ve aşırı merkeziyetçi örgütün darbesinden mi ibarettir gerçekten? 1917'yi, 20. yüzyılın bu belki de bu en demokratik hadisesini "totalitarizm" etiketiyle arşive tıkmak mümkün müdür? 2 Nisan günü Barış Alp Özden’in moderatörlüğünde tüm bunlar tartışılmıştır...

Efsane ile Gerçek Arasında 1917 Devrimi - Foti Benlisoy ve Doğan Çetinkaya

Ayasofya Onarımlarının 75 Yılı: Cahide Tamer Arşivi ve Güncel Çalışmalar - 07.05.2019

Genç Cumhuriyetin koruma mimarlarından Y. Mimar Cahide Tamer’in Ayasofya müzesindeki çalışmaları (1943-1956) ve Ayasofya’nın korunması ile ilgili olarak 1990’lerden günümüze yürütülen projeler üzerine şekillenen konuşmada Prof. Dr. Zeynep Ahunbay, Koç Üniversitesi Geç Antik Çağ ve Bizans Araştırmaları Merkezi (GABAM) ve Suna Kıraç Kütüphanesi tarafından yakın zamanda üzerine çalışılmaya başlanan Cahide Tamer arşivini konuşmanın merkezine almıştır. 
Cahide Tamer henüz öğrenci iken Ayasofya’ya ilgi duyar ve mezun olduktan sonra Milli Eğitim Bakanlığı Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğündeki görevi kapsamında bu önemli anıtın restorasyonunda kontrol mimarı olarak bulunur. Dönemin koşulları çok kısıtlayıcıdır. İş bir yükleniciye verilmekte ve kontrol mimarı çalışmaları denetlemekte, yönlendirmektedir. Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu henüz yeni kurulmuştur. Yeterli araştırma, belgeleme olmadan yürütülen restorasyon çalışmalarını yıllar sonra değerlendirirken günün koşullarını gözden ırak tutmamak gerekiyor.  Cahide Tamer’in onarım öncesinde ve sırasında çektiği resimler, Kurul kararları, tutanaklar,  krokiler ve raporlar onun çalıştığı ortamı anlatmaktadır. 
Cahide Tamer’in Ayasofya’daki çalışmaları sırasında dış cephe sıvalarının kaldırılması ve cephelerin yeniden sıvanması ile ilgilenmiştir. Aradan kırk yıla yakın bir süre geçtikten sonra cephelerde tekrar çalışmak gerekmiştir. Sıvaların kabarması, lekelenmesi olumsuz bir etki yaratmaktaydı. Ayasofya Bilim Kurulu cephelerdeki çimentolu sıvaların kaldırılmasına karar verdikten sonra yürütülen çalışmalar kapsamında İTÜ Mimarlık Fakültesinden Prof. Dr. Metin ve Zeynep Ahunbay, yüksek lisans öğrencileri ile birlikte 1993 yılında Ayasofya’nın güneybatı köşesindeki sıvaların altından çıkan tuğla örgünün belgelenmesi ve cephenin korunması sunumu için projeler hazırladılar ve projenin uygulanmasında yer aldılar. Moderatörlüğünü Barış Altan’ın üstlendiği konuşma Y. Mimar Cahide Tamer’in Ayasofya’daki çalışmalarını ve onu izleyerek 1990’lardan bu yana yapılan onarımları kapsamıştır.

Ayasofya Onarımlarının 75 Yılı: Cahide Tamer Arşivi ve Güncel Çalışmalar - Zeynep Ahunbay

Cihan Harbi’nde Osmanlı Cephe Gerisi, 1914-1918: Toplum, Siyaset, Kültür - 06.08.2019

Yazarın 2018’de çıkan When the War Came Home: The Ottomans’ Great War and the Devastation of an Empire kitabı etrafında şekillenecek olan ve moderatörlüğünü Emre Sencer’in üstleneceği konuşma* Osmanlı İmparatorluğu’nun cihan harbi deneyiminin nispeten ihmal edilmiş bir yönü olan cephe gerisini mercek altına almayı amaçlamaktadır. 
Bütün savaşan ülkeler için Birinci Dünya Savaşı, o güne kadar yaşanan savaşların çok ötesinde bir sivil katılımı gerektirmiştir. Bu durum Osmanlı İmparatorluğu için de geçerlidir. İttihat ve Terakki hükümetleri savaşın bitmek tükenmek bilmeyen maddi ve insani ihtiyaçlarını karşılamak için cephe gerisine yönelik, savaş uzadıkça giderek yoğunlaşan ve sertleşen çeşitli uygulamalara başvurmuşlardır. Bu uygulamaların yarattığı yıkım, özellikle savaşın ikinci yarısında İttihatçı hükümetler için derin bir meşruiyet krizi ortaya çıkarmış ve savaşı sürdürme kapasitelerine sekte vurmuştur. Cephe gerisinde yaşanan gelişmeler, savaşın sonuna gelindiğinde pek çok Osmanlı vatandaşını sadece İttihatçılara ve İttihatçılığa değil, devlete ve hatta imparatorluk fikrine de yabancılaştırmıştır. Bu açıdan bakıldığında, Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı cephe gerisinde yaşanan krizin imparatorluğun dağılmasına katkısı göz ardı edilemeyecek bir seviyededir.

Cihan Harbi’nde Osmanlı Cephe Gerisi, 1914-1918: Toplum, Siyaset, Kültür - Yiğit Akın

ANAMED Kütüphane Konuşmaları - XV
Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Bir Mimarın Dünyasına İçeriden Bakmak: Mehmet Nihat Nigizberk Mimari Çizimler ve Fotoğraflar Koleksiyonu - 03.09.2019

Mehmet Nihat Nigizberk, Sanayi-i Nefise Mektebi’nden 1908 yılında mezun olmuş, ardından Evkaf Nezareti’nde uzun yıllar görev almış ve Suriye bölgesi sermimarlığını üstlenmiş bir geç Osmanlı-erken Cumhuriyet dönemi mimarıdır. Bu sunum, Mimar Nihat Nigizberk’in ağırlıklı olarak meslek hayatına, yer yer de özel hayatına dair zengin arşivinin envanter çalışmasına dayanıyor. 20. yy’ın ilk yarısına tanıklık eden arşiv; 104 çizim, 69 plan, 320 cam negatif ve 2200 siyah-beyaz fotoğrafla oldukça zengin bir görsel malzeme içeriyor. Görsel malzemenin yanı sıra, mimarın tuttuğu 16 adet not defteri/günlük/ajanda da, sayfalarını titizlikle inceleyecek araştırmacılar için dönem hakkında geniş bir bilgi ve düşüne alanı barındırıyor. Nigizberk’in büyük oranda Osmanlıca, yer yer Fransızca ve yeni Türkçe yazılı titiz notlarında, 20. Yüzyılın savaş koşullarında zaman zaman bir maceraya dönüşen uzun iş yolculuklarını izleyebiliyoruz. Görevi sırasında tuttuğu keşif defterleri, resmi kurumlarla yaptığı yazışmalar, mühendislik hesapları, plan ve cephe çizimleri ve diğer bilgiler bir dönemin mimarlık tarihini ve işleyişini anlamamız için çok önemli kaynakları meydana getiriyor. Diğer yandan, Anadolu’daki şehirlerde ve İstanbul’da tutmaya çalıştığı yapı envanteri –günümüzde dahi hala tamamlanamayan- Türkiye Cumhuriyeti tarihindeki en erken tarihli kent ölçeğinde yapı envanteri çıkarma girişimlerinden birini gösteriyor. Defterlerden elde ettiğimiz bilgiler sadece pratik mimarlık bilgilerini değil, aynı zamanda güncel siyasi atmosferden, Osmanlı ve İslam mimarlık tarihine kadar geniş bir skalada alınan notları da içeriyor. Nigizberk’in ders notlarını andıran yazılarından hiç olmazsa erken Cumhuriyet döneminde etkin olan bir Osmanlı aydınının mimarlık tarihini anlama ve öğrenmeye ilişkin yaklaşımlarına şahit oluyoruz. Bazı defterlerde bulunan adresler, telefon numaraları ve sevdiği şiirlerin kopyaları gibi kişisel bilgiler ise, mimarın biyografisine yönelik çalışmaları besleyecek bilgiler barındırıyor.
İçeriklerini başlıklar halinde ortaya koyduğumuz not defterleri ile Nihat Bey’in çektiği fotoğraflardan oluşan albümleri, birbirini tamamlayan iki önemli malzeme grubunu meydana getiriyor. Görsel malzeme, Kudüs, Yafa, Ramia, İskenderiye, Kahire gibi Orta Doğu şehirlerinin yanı sıra Atina, Edirne, Bursa, İstanbul, Ankara, Antalya, Konya gibi geniş Osmanlı coğrafyasına yayılan kentlerin fotoğraflarından oluşmakta. Bu resimlerde tanınmış tarihi yapıların yanı sıra; kırk bir sütun başlığı, çorak arazide terk edilmiş bir cami kalıntısı, kitaplardan çekilmiş ahşap ve alçı eserler, antik bir ören yeri, tarla süren köylüler, bir geçiş alayı, harap olmuş yapılar, taş ocakları, fabrikalar, temeller, portreler, yemek davetleri, tanımsız iç mekanlar, yazısız plan ve kesitler gibi çok geniş bir yelpazeye yayılan konuların yer aldığı görülüyor.
M.Nihat Nigizberk’in not defterleri, fotoğrafları ve çizimlerinden çıkarılan envanter bilgileri; 20. Yüzyılın ilk yarısına ait mimarlık ve mühendislik uygulamaları, mimarlık tarihi, siyasal tarih, kültür tarihi ve biyografi çalışmaları gibi farklı alanlarla ilgilenen araştırmacılar için önemli bir kaynak ve araştırma alanı oluşturacaktır.

Mehmet Nihat Nigizberk Mimari Çizimler ve Fotoğraflar Koleksiyonu - Tarkan Okçuoğlu ve Dila Gümüş

Günümüz İstanbul’unda Bizans’ı Araştırmak 

"Kütüphane Konuşmaları" Ekim ayında “Günümüz İstanbul’unda Bizans’ı Araştırmak” başlıklı konuşma ile devam ediyor. Toplumsal Tarih dergisi Ağustos 2019 sayısında yer alan dosyadan yola çıkarak gerçekleştirilen etkinliğin moderatörlüğünü, aynı zamanda dosya editörü olan Buket Kitapçı Bayrı üstlenmiştir. 
Dosyaya yazılarıyla katkıda bulunan isimlerden Mustafa Sayar, Kerim Altuğ, Selvihan Kurt ve Naz Baydar’ın katılımıyla yapılacak konuşmada, Bizans’ı araştırmak isteyenlere mezarlar, muskalar, oltalar, limanlar, su yolları gibi gündelik yaşamla ilinti konular üzerinden, İstanbul şehrinin katmanlarına dair bir perspektif sunulmuştur. İstanbul’da yapılan kurtarma kazıları, buluntular, bu buluntuların İstanbul tarihine katkıları, aynı zamanda şehirdeki farklı kurumlardaki arşiv ve kütüphanelerdeki Bizans kaynakları ele alınmıştır. Dosyaya kapak resmi ve bu resim hakkındaki notlarıyla katılan Ali Yaycıoğlu’nun görsel çalışmaları da tartışmanın bir parçası olmuştur.

Günümüz İstanbul'unda Bizansı Araştırmak - B.Bayrı - M.Sayar - K.Altuğ - S.Kurt - N.Baydar

Byzantion'dan Tanzimat'a Skarlatos Byzantios'un Gözünden İstanbul - 03.12.2019

Kütüphane Konuşmaları serisi 3 Aralık 2019 tarihinde Murat Güvenç ve Haris Rigas ile devam ediyor. Güvenç ve Rigas, İstos Yayınevi tarafından yayımlanan Constantinople: A Topographical, Archaeological & Historical Description başlıklı kitap ekseninde bir konuşma gerçekleştirdiler. 1851-1869 tarihleri arasında Skarlatos Byzantios tarafından kaleme alınan bu çalışma İstanbul’u siyasi ve sosyal tarih, edebiyat, mimari, epigrafi, şehir planlaması, demografi, etnografya, sanat ve folklor gibi geniş bir yelpazede ele alıyor. Bizans, Batı Avrupa ve Osmanlı kaynaklarından yararlanılarak hazırlanan bu başyapıt Byzantion’dan Tanzimat’a kadar olan dönemde farklı yönleriyle tartışılacak. Moderatörlüğü Melike Sümertaş üstlenmiştir.

Byzantion'dan Tanzimat'a Skarlatos Byzantios'un Gözünden İstanbul - Murat Güvenç ve Haris Rigas

Yemeğin Tarihi: İstanbul Mutfağı - 07.01.2020

ANAMED Kütüphanesi ile Tarih Vakfı’nın ortaklaşa olarak düzenlediği “ANAMED Kütüphane Konuşmaları” 7 Ocak 2020 Salı günü Özge Samancı'yı ağırlamıştır. Özge Samancı’nın “19. Yüzyıl İstanbul Mutfak Kültürü” (PU Rennes, 2015) adı altında Fransızca olarak yayımlanan kitabından ve yine İstanbul mutfağı üzerine yayımlanan yakın zamanlı çalışmalarından yola çıkarak gerçekleşen sohbetin moderatörlüğünü Marie-Hélène Sauner üstlenmiştir.

Yemeğin Tarihi: İstanbul Mutfağı - Özge Samancı

Tarih Vakfı ortaklığıyla gerçekleştirilen “ANAMED Kütüphane Konuşmaları” 5 Mayıs 2020 Salı günü Can Nacar ile online olarak devam ediyor. “Osmanlı İmparatorluğu’nda Emek ve İktidar: Tütün İşçileri, Sermayedarlar ve Devlet” başlıklı söyleşinin moderatörlüğünü Akın Sefer üstlenmiştir.

Osmanlı İmparatorluğu’nda Emek ve İktidar: Tütün İşçileri, Sermayedarlar ve Devlet - Can Nacar

Buket Kitapçı Bayrı - Diyar-ı Rumdan Hikayeler - 07.07.2020Koç Üniversitesi Anadolu Medeniyetleri Araştırma Merkezi (ANAMED) Kütüphanesi ile Tarih Vakfı’nın ortaklaşa olarak düzenlediği “ANAMED Kütüphane Konuşmaları”, 7 Temmuz 2020 Salı günü Buket Kitapçı Bayrı (Koç Üniversitesi, GABAM) ile devam ediyor. Konuşmanın moderatörlüğünü Haris Theodorelis-Rigas (Koç Üniversitesi, ARHA) üstlenmiştir.

Diyar-ı Rumdan Hikayeler - Buket Kitapçı Bayrı

Writing Imperial Bibliography: Hürrem Sultan and the Politics of Royal Motherhood - Leslie Peirce - 01.12.2020

ANAMED Library Talks, jointly organized by Koç University’s Research Center for Anatolian Civilizations (ANAMED) Library and the History Foundation (Tarih Vakfı), will continue with Leslie Peirce (NYU) on December 1, 2020. Professor Peirce will speak about her book Empress of the East: How a Slave Girl Became Queen of the Ottoman Empire (Basic Books, 2017), which has recently been published in Turkish under the title Hürrem Sultan (İş Bankası Kültür Yayınları, 2019). The woman we know as Hürrem Sultan became a mother during the first year of Süleyman I’s reign. As the concubine mother of a son, she was now ineligible for further intimate contact with the sultan  because her job now was to focus wholly on the prince’s training. But Süleyman’s decision to make Hürrem his sole consort (and mother of six)  thrust her into a thorny maze of politics. The talk moderated by Zeynep Simavi (ARIT).

ANAMED Library

Pinned to spotlight

Popular tracks