all the prior harmonic associations I have had for this song just melted in this eerie, sad, moody sea of chords... :)

Divane Aşık Gibi

akustik gitar &  back vokal: Rammy Roo
bas gitar: Ozan Kısaparmak
davul ve ziller: Alican İpek


know-how (cover)

Transcription on the Dede Efendi's famous piece Gülnihal.
flute, clarinet, piano, violin, viola, violoncello
Performed by Ensemble Musikfabrik, under the direction of Enno Poppe

Program Notları:

Âdem babamızdan günümüze değin insan denilen mahlûkat başımıza türlü dertler açmışdır. (Adına savaş denilen velvele, küfür, fitne, yalan, binbir çeşit fesat, gıbta, dedikodu ve gıybet gibi.) Amma ve lâkin bu mahlûkatın yapdığı hayırlı işler de yok değildir. Bahsi geçen konuya vâkıf olabilmek için evvelâ eski çağlardan beri yüce Allah'ın yaratdığı envâyi çeşit mahlûkatın en ilkel iletişim şekillerini irdelememiz gerekmekdedir. Evet, bu garip mahlûkat, ana rahmînden çıkdığı ilk andan itibaren rabbimizin emriyle ağlamış, izzet-i nefsine hakim olamayan insanlara dünya ahiret zulm ederek ciğerlerindeki acıyı tüm galaksîye haykırmışdır. (Şüphesiz ki Allah'ın yaratdığı sesin cehennemde bizleri ne denli azâblara gark edebileceği, ana rahmînden çıkan savunmasız bir bebeğin ağzından çıkan sesden dahî anlaşılmaktadır.) Hayvanlar âlemindeki mahlûkatın da insan kulağının duyduğu veyahut duymadığı seslerle iletişim kurduğu günümüzde elhamdûlillâh tasdik edilmiştir.

Gördüğümüz üzere, ses denen şey alemlerin rabbi tarafından bizlere bir nîmet olarak sunulmuş ve onu hayırlı şekillerde kullanmamız; âdeta çiftçinin toprağı işlediği gibi işlememiz salık verilmişdir. Fakat ne yazık ki günümüz bağdarlarının sese olan temâyülü, tıpkı atom felsefesindeki farazî yaklaşımlara benziyor. Atomcu feylesoflar, atomun maddenin bölünmez bir parçası olmadığını, kendisinin de daha küçük parçalardan yaratılmış minicik bir âlem olduğunu göremiyorlar. Hatrı sayılır ilm insanları bize göstermişdir ki; dünyada, kâinatta ve atom âleminde hep aynı nizam hâkimdir. Bugün, dün olduğu gibi maddeci felsefe, maddenin mahîyetini ve içinde barındırdığı sırları anlamaktan âcizdir. O halde, günümüz bağdarları, kesin ve mutlak sûrette, yazdıkları eserlerde kullandıkları genişletilmiş sâz tekniklerinin ne mânada kullanılması gerekdiğini ve bu garip seslerin doğasını anlamaya özen göstermeli, besteyi dinlemeye gelen insanlara zulm etmemelidir.

Bu tehzîb (düzenleme) ve tezyînin (süsleme) amacı, tam da yukarıda parmak basdığımız konuya dikkat çekmektedir. Usta Hammâmîzâdê İsmâil Dede Efendî'nin yazmış bulunduğu Yine Bir Gül Nihal Aldı Bu Gönlümü eserinin yeni sosyete dünyasında meşhûr olan "çağdaş mûsîki" akımında kullanılan envayi çeşit garip ses ile düzenlenmesinin de mümkün olabileceği, yüce Allah'ın yaratdığı tüm seslerin, harmonik dünyası baz alınarak ortaya çıkarılan ve adına "armoni" denen büyük çoklu sesli sistem bağlamında kullanılabileceği müziği dinlemeye gelen birbirinden değerli misâfîrlerimizin gözleri önüne serilmişdir. 

Hâmzâ oğlu Mithatcan Ôcal
Hîcri 1437, Milâdi 2015, Konstantînîyye

Yine Bir Gülnihal Aldı Bu Gönlümü (2015)

Brackets ercin kaya nieuw ensemble korzo5 2

Belt of Sympathies / Mini Opera Without Words for Large Ensemble

Premiered by Collegium Novum Zurich on 20th of September 2016, under the direction of Emilio Pomarico at Tonhalle Zurich.

1. Quasi rubato ma non tanto, lamento
2. Come un rituel / Tempo flessibile, molto espressivo
3. Attaca, without indication

Belt of Sympathies (2016)

Free_Improvisation, Live_Concert, A.I.D. Event @ St. Benoit/Istanbul
2018

Deniz Güngören: Voice
Fulya Uçanok: Electronics & Piano

Video: https://www.youtube.com/watch?v=AnPbwAQ4o98

Free Improvisation_Live_with Deniz Güngören (voice), Fulya Uçanok (electronics & piano)@A.I.D.

bir bardak doldurdun sen beyaz
benimse boğazımda güller
çürüyordu öpülen yerlerim
bir ses düştü dudaklardan

değilsek de yakın biz ikimiz
uzak da sayılmayız birbirimize
dönerken mavilerden
durduk bir düş kıyısında

susma, susmak zehirli

kanıyordum bak, azar azar
iğne ucundan damlar gibi
akıyordum parmaklarından
göğsümde kırık çekmeceler
savruldu ağır ağır bir kelebek ruhumdan
kanıyordum bak azar azar

susma, susmak zehirli

gitarlar: Rammy Roo
düzenleme: Selin Baycan & Rammy Roo

türkü

From the album 'Summation' released on Freshsound Records. 
Apostolos Sideris - Upright Bass, Composition
Leo Genovese - Piano
Dimitris Klonis - Drums
Yiannis Moutsakis - Perscussion
Christos Sagient - Percussion

Despina

tenor saksofon : Deniz Güngören

günlükten alıntı-
...Nihayet fikri buldum. Yakın bir zaman önce bir blog'da rastladığım bir iş, müthiş bir ilham verdi. Berndnaut Smilde adlı Hollandalı bir enstalasyon sanatçısının bir işi bu, adı "Nimbus". Kapalı mekanlarda havada asılı duran bulutlar oluşturuyor. İnternette genelde fotoğrafları var ancak videosunu izlediğimde hayranlığım katbekat arttı. Hem sanatçıyla ilgili hem de işleriyle ilgili biraz araştırma yaptım, biraz bunları paylaşmak istiyorum.

Smilde'in kendi işiyle ilgili şöyle fikirleri var:
“I’m interested in the ephemeral aspect of the work. It’s there for a brief moment and then the cloud falls apart. It’s about the potential of the idea, but in the end it will never function.”
Smilde "bulut"larla alakalı şöyle şeylerden de bahsediyor:
"You could see the cloud as a sign of misfortune. You could also read it as an element out of the dutch landscape paintings in a physical form in a classical museum hall. At the same time I wanted to make (for once) a very clear image, an almost cliché and cartoon like visualization of having bad luck: 'indeed, there nothing here and bullocks, it’s starting to rain!''-

1. sınıftayken Seda Hoca'yla (Ergül) Jackson Pollock'ın işlerini konuşurken "zaman" kavramının da  resim sanatıyla içiçe geçmesi fikrini dahiyane bulmuştum. "Action painting" denen, süreci tuvale yansıtan bir akımdı bu. "Nimbus" da günümüzde zaman kavramıyla bağlantılı ender görsel işlerden biri olmalı, "live sculpture" bile denilebilir hatta. Bu paralellik de hoşuma gitti. 
Tüm bunlar nasıl bir müzik yazmak istediğimle ilgili kafamda bir şeyleri belirlemeye başladı. Şimdilik Smilde'ın da bahsettiği, uçuculuk, değişkenlik, aradalık, belirsizlik gibi temalar var aklımda...-


nimbus

kime gitsek aynı, nereye gitsek
bir ürperti kalıyor kendimize
öyle yalnız bir ölüm bu, öyle sıradan
hep aynı gün doğuyor üzerimize

iplerimi bir çözsen boşluğa
sonsuzlukta incelse zamanlar

karışır gibi kokularımız
kabartırken kulağımı sessizine
uçsuz bucaksız sanrılar avuçlarda
korktum tüm güzel korkularımla

gitarlar: Rammy Roo
düzenleme: Selin Baycan & Rammy Roo


Divane Aşık Gibi

DenizGungoren

Recent comments

sezginalecakir

Can Kazaz

Related tracks