sonsuzluğa, aşka ve hürriyete doğru

biz genişlik ve ferahlığın çocuklarıydık*

sokağın tavanı kadar.

neye inanıyorsan, onu sürekli sevmenden*

su olaydım sana doğru

Mevsim gibi uyanıyorsun
Rengin bahara benziyor
Yüzünde taze bir tebessüm
Ellerin gül gibi kokuyor

Kalk dizlerimden
Işık merhaba diyor
Az zaman kaldı denize varmaya
Gemiler seni bekliyor
Uzanıp dokun yakamozuna
O deniz suyu gül koksun istiyor

Aşklar sonsuz ve masalsı
Yaşarmış uzak adalarda
Rüzgar durmadan öpermiş
Saçlarını aşkın her baharda

Mevsim gibi uyanıyorsun
Rengin bahara benziyor
Yüzünde taze bir tebessüm
Ellerin gül gibi kokuyor

Kalkma dizlerimden
Aksın gitsin gemiler
Yalan değil bu mevsim o denizler
O adalar bu düş bu yolculuklar
Yeryüzüne uzanan bu ışıklar
Bu huzur bu aşk bu dokunuşlar

Aşklar sonsuz ve masalsı
Yaşarmış uzak adalarda
Rüzgar durmadan öpermiş
Saçlarını aşkın her baharda

Aşklar sonsuz ve masalsı
Yaşarmış uzak adalarda
Rüzgar durmadan öpermiş
Saçlarını aşkın her baharda

Kent Şarkıları / Yolculuk



az zaman kaldı denize varmaya

ciğerimin köşesi ^^

ben, sen iken.

bir ferahlık hâli inşâ ederken sarsılan

Gülnar, Gülnar nerdesin? sadık aşkın derdinle sızlar
Gülnar, Gülnar nerdesin? kalbim derde esir düştü gördüm ki ağlar
Gülnar, Gülnar tanıştığımız ilk geceyi ve aşkımızı hatırla
Gülnar, Gülnar o gece sen vardın, zevk vardı, bir de arzular
Ne gördün bende ki ahbabım Gülnar
Sonunda aldattın beni Gülnar
Nasip bulmazsın ey kaş devrandan
Çünkü nasibim murada ermez oldu Gülnar
Seninle kuytu karanlıkta görüşmek arzusu
Nereye kadar esir? nereye kadar perişan?
Ya verme bana sadakat sözü, sırrını tut
Ya da bana gül, gülüşünle kalbimi al
Ne gördün bende ki ahbabım Gülnar
Sonunda aldattın beni Gülnar
Nasip bulmazsın ey kaş devrandan
Nasibim murada ermez oldu Gülnar

Gülnar / İmamyar Hasanov

her yanından su alan bir geminin tesellisi

başı karlı dağlar dinleyin beni

geçmediğin köprüler, görmediğin resimler

evlerinin önü yonca | dilek türkan

duvarcının oğlu ^^ melih cevdet anday

günler aylar ve yıllar.

tüm düşlerimin toprağında biten o ses*

bir yol; on adım, git ve gel.

'hüzün zaman zaman deli dalgalarla gelir'

kasvetli bir tabiatın ortasında sürekli mektup alana*


Ey târikat erleri ey hakîkat Pîrleri,

Bir haber verin ol bî‐nişân kandedir.

Kandedir dostun ili kande açılur gülü,

Dost bahçesi bülbülü gül‐i handân kandedir.

Aradım bahr‐u berri bulmadım ben bu sırrı,

Cism ü candan içeri gizli sultân kandedir.

Mademki can tendedir ten canla zindedir,

Amma nidem bilmedim câna cânân kandedir.

Niyâzî’ ye can olan sırrında sultân olan,

Din‐ü hem imân olan ol bî‐mekân kandedir.

Niyazi Mısri


kızıl goncalar/ cüneyd.

câna cânân kandedir?

Şiir: Asaf Halet Çelebi / Cüneyd 
Seslendiren: Mert Yazıcıoğlu 

ben başka yerdeyim*

başka çiçeklerin arkasında yüzü göç ediyordu*

....

Bir dağın gövdesinde

Sessizce oturmuş beklerim

Gözlerimde çağlar uyur

Kimseye anlatılmayan bir düş

Gök delinmiş, su akar

Dert sormaz, ama anlatır

Bir ezgi dolanır içimde

İsimsiz ama tanıdık

Nereye baksam, aynı yol

Sözsüz, ama yankı dolu

Kalbimde yankılanan ses

Ne yitirildi, ne bulundu

Nereye baksam, aynı yol

Açık ama görünmez uçurum

Her susuş, bir tür yanıt

Her duruş, bir dirençtir

Zaman çeker teline

Bir türkü daha yazılır

Nereye baksam, aynı yol

Sözsüz, ama yankı dolu

Kalbimde yankılanan ses

Ne yitirildi, ne bulundu

Nereye baksam, aynı yol

Açık ama görünmez uçurum



kimseye anlatılmayan bir düş* aynı yol / nikbinler

elveda dost

Göklerden daha mavi
Denizlerden daha derin
Topraktan güzel kokan
Ne ola?

Rüzgardan daha serin
Başaklardan daha nazlı
Ay ışığından ılık
Ne ola?

Ahu gibi gözleri baktıkça yürek yakan yar ola
Cennet bahçesi kokan, göğsünde çiçek açan yar ola

Damla damla yağmurdan
Boynu bükük çiçeklerden
Daha hüzün verici
Ne ola?

Sonbahar yaprağından
Hele akşam güneşinden
Daha içimi burkan
Ne ola?

Buğulu gözleriyle yollarımı bekleyen yar ola
Islak dudaklarından bir garip türküsüyle yar ola

Göç eden kuşlar gibi
Gidip gelir umutlarım…



topraktan güzel kokan ne ola

Hakkı gerçek sevenlere, cümle âlem kardeş gelir.
|Yunus Emre

ey dost senin aşkın nârı, ciğerim pâre baş kılar |sedat anar

hicaz bir ezanla çoğaltıyorsun beni, nasıl giderim.

Sana bakmak toprağa bakmak kadar güzeldi
Sert şarkılar vardı yanaklarında

Sabahın sisini dalgın atlara yükledim
Senin şehrine vardım saçlarını aradım boşuna
Sen yoktun bir şey yoktu
Bütün dillerde yalan söyledim sana inanmak için

Sen gittin tarih bitti milat neyi açıklayabilir
Sana bakmak toprağa bakmak kadar güzeldi

Ne vardı bir de bahçeler vardı

Bahçeye resimler düşmeye devam ediyor

Kimi eski bir denize çizilmiş
Kimi her yanı haziran bir trene
Kimi bir kelimeye

Bir resimde isa akşama bakıyor
Bir resimde tarihçiler eliboş dönüyor kadınların verdiği sözlerden
Bir resimde yüzlerce anahtar var hiç kapı yok
Bir resimde telefon çalıyor açıyoruz ve yağmur
Islanıyor zaman
Bir resimde yedi kişiyiz aramızda en güzel ölüm gülümsüyor

Çiçektik çok
Hatırlar mısın
Hatırlarsın

Geçtik dünyanın arasından
Geçtik bu küçük omuzlarımızla
Maviler giymiş ağlayan meleklere
Tarifsiz kadınlara
Düşmüş bayraklara gecikerek
Geçtik dünyadan bağışla bizi

Yaptıklarımız için
Yapmadıklarımız için
Elimizi
Dilimizi
Tanrım
Bağışla bizi

Kimsenin olmayan bir yoldan geçerken
Kimsenin olmayan bir resmini gördüm hayatın

Büyük dalgınlar vardı
Cevapsızlar
Hiç deniz görmeyenler
Kimseye bir şey sormayanlar vardı
Kaybedenler
Hayatın büyük ırmağında
Vardı ve akıyordu

Sonra kimse kalmadı
Hiç kimse
Bağırmak için
Yalvarmak için

Çünkü herkes gitti
Çünkü herkes gider

Geceler var bir de iyi geceler

İyi geceler bayım hiç yittiniz mi
En az bir defa yitmeli insan

Nasıl geçti yıllar telefon beklerken mi
Şarkılar bitti şarkılar bitti
Bir şey söylemedin kadınlar için
Devrimler için bir şey söylemedin
Yıldızlar için
İyi geceler bayım

Yine birisi ağlamış bak yeryüzü ıslak.

İçinde yalan olmayan bir cümle söyle bana
İçinde amerika olmayan bir cümle söyle
İçinde zulüm olmayan bir cümle
İhtiyacım var buna

Çok hırpalandım zeytin ağacı
Çok hırpalandım sevgilim
Bu vakitsiz değişen haritalardan
Kederli göklerden mübarek çocuklardan kapanmış çiçeklerden
Geldi geçiyor dünya
Elimi tut
Bir cümle söyle
İçinde yalan olmayan bir cümle
Göklere bakma anında dünyadan çıkma anında
Söyleyip kaybolayım söyleyip varolayım
Bir cümle bir cümle bir cümle

Lailaheillallah

Mevlana İdris Zengin/ Tarih Bitti

kimsenin olmayan bir yoldan geçerken*

pıçıldaşın, pıçıldaşın, lepeler, (fısıldaşın, fısıldaşın, dalgalar)
belke mene bir sözünüz var sizin (belki bana bir sözünüz var sizin)
buruq qazır m?nim ömür yoldaşım (petrol kurgusu kazıyor benim ömür yoldaşım)
qayıdırmı qucağından denizin? (dönüyor mu kucağından denizin?)

körpemizi yatırmışam indice (bebeğimizi yatırdım şimdi)
beşiyine ay nurunu sepeler (beşiğine ay nurunu serper)
sevgilimden xeber verib gizlice (sevgilimden haber verip gizlice)
pıçıldaşın, pışıldaşın, lepeler (fısıldaşın, fısıldaşın, dalgalar)

gece keçir ay dolanıb üfüqde (gece bitiyor, ay dolaşmış ufukta)
göy xezerin sinesinde meh esir (mavi hazarın göğsünde hafif rüzgar var)
ah tez olun darıxıram, ey sular (ah çabuk olun, özlüyorum, ey sular)
müjde verin seven qelbim telesir (müjde verin seven kalbim acele ediyor)

mavi sular sevgilime yol verin (mavi sular sevgilime yol verin)
o qayıtsın alnı açıq üzü ağ (o dönsün anlı açık yüzü ak)
çünki qızıl abşeronun oğlunda (çünkü altın abşeronun oğlunda)
bir adetdir zeferlerle qayıtmaq (bir adettir zaferlerle geri dönmek?)

Shovket Elekberova / Lepeler

ikindirengi

Popular tracks