ben sanırım bundan sittinsene kurtulamam
üstüne üstlük sevgi sözcükleri sıralayamam
bi de gece olduğunda bi daha sabah olamayacakmış gibi gelir ya
sanki sonra dışarı çıkıp da, herhangi bi bankta oturduğunda, yanına oturan herhangi bi kadınla sohbet edemezsin gelir ya,

sanki yıllardır görüşmemiş gibi
her gördüğümde adımı yavaşlatamam.
saat beş sularında balkonda gördüğüm düşlerim kandırsa da 
sallandığımız danslarda, geri adım atamam bu valsta
yüzme bilmediğimiz oyunlarda, öğrenemem ben bu yaştan sonra.

sittinsene

süper bi şarkı harika yazmışım 

benimle gel
seni gezdireyim
bizimle çıksan gideceğin her yola

üzülmeden
kafamızı yapsaydık
bilmeden etmeden adımlar atmamalıydık

beni hiç bırakmasaydın
nerelere varırdık?
nerelerden geçerdik defalarca 
yine de sıkılmazdık

seni hiç unutmasaydım
gülüşünü saklasaydım benimle
bu hallere gelmezdik
gerçi belki daha beterdik 

(şimdi belki de daha iyi
belki de, hepimizin geçmesi gereken birtakım yollar bunlar)

benimle gel
seni keşfedeyim
sen zaten kendini görüp, duyup, işitmişsin

seninle gelsem belki bana ne fayda?
belki sende beni, sevdiğin her şeyi görsem biraz duygulanırdım


bizim geçmememiz gereken yollar

körü körüne ölmeden evvel
son kez aynı teraneleri dinleyip
tek istediğin şeyi elde edemeyip
başka her yerde kendini bulurken

belki kendinden ödün vermeden yaşayabileceğini sandın
belki hepsinden önde gidersin çabalamazsan sandın
ama,

çünkü sanki bu dünyadaki her şey 
sanki sadece bi balıksan değer
kötü bi gülüşe verilen her gider
sanki sadece bi iğrentiden ibaret

seni yine görmezden gelip
kendi yoluna bakarsa da
yine aynı duyguları hissedip
yine ona aynı sevgiyle bakarsan
bir gün, pişman olacaksın!
bir gün, farkına varacaksın!

balıksan

burada, bizimle

inan ben bu hayatta belki de atmadım hiç sayı
sana, ona, buna göründüğüm kaleci farklı
sabret çok yakında adım adımlayarak geliyorum yanına
zaten bakar ya bi metro ya bi otobüs yolculuğuna

çiçekleri sulamadan çıktım yola
belki de ondan bu yaşadığım karma
ortada hiçbir şey yokken çıktın geldin elinde buketle karşıma
ıslak ellerimle dokunmaya çekindim adeta

ne yapsaydım?
kâr mı kalsaydın, (yanıma?)


kaleci

hani hani hani, zaman geçerdi?
bak o singin duygular yine üzerime nüksetti
nefes alsam geçer mi?
bi fırt alsam geçer mi

deli gibi ateşim varmış gibi
yataklara düşüp hücrelerime küfretmişim
endorfin, dopamin
hangi birini kaybetmişim?

sakin sakin sakın tekin kalplere güvenme
senin kalbin tekin değilse hiçbir kalpten şefkat bekleme
kafan normal değilse
hangi kafa senin kafana rastgele?

sabah ezanı kulağıma eserdi
yoksa yine mi binbir türlü saçmalıkla hayatımı geçirdim
nası fark etmemişim?
harbi dalıp gitmişim
demek dalıp gitmişim,
harbi laf dinlememişim hiç, hiç.

sakin sakin sakın tekin kalplere güvenme
senin kalbin tekin değilse hiçbir kalpten şefkat bekleme
kafan normal değilse
hangi kafa senin kafana rastgele?
bunca yıl geçti mi?
bu nasıl bir hergele
bunca saat geçti mi?
bu nasıl bir darbe be?




deli gibi ateş

nida uyurken de dinleyebilsin ve spotify sanatçı hesabı açmadığım için beni öldürmesin diye


(bi de annemin en sevdiği şarkım)


özümden geçen tek şey sensin
başkalarına gözüm kaysa da
inan, tek bir sözüne hayran kalmamak için elimden ne geliyorsa koyuyorum ortaya
yine de bana güvenmezsen, sorun değil
belki beni hiç istemezsen, sorun değil

çünkü benim aşkım zihnimde
ve hep öyle oldu
benim aşkım, hep içimde
ve hep böyle oldu
hep kurtulamadım bu illetten
hep beni buldu, nefes alışım bu iletten

bakar geçer dediğin kızlar benden değil
güler geçer dediğin adamlar bizden değil
ama yine de bana gülmezsen sorun değil
bir gün olsun evime, yanıma gelmezsen sorun değil

(kurtulmak istedim mi illetten?
hep mi böyle olsun istedim bu heyheyler?)

benden değil

ahahahahaah yine günlerden bir gün dünyanın en iyi şarkısını yazmışım


SICAAAAAAK!
SICAK BASTIRTMA!
KAPKARA bambasık ARALIK AYLARDA
SICAK BASTIRTMA
BAKMA BAKMA 
SEN NEREYE BAKSAN YANACAK!
ben seni biliyorum
nereye dönsen yanacak
dönme
sen en iyisi hiçbir yerde görünme
çekil aynaların önünden
çekil herkeslerin önünden
rahatsız etme yolda sağda solda
sallana sallana salına salına gezinen insanları
sevme köpeğin başını
tutma kedinin aşını
bırak
salma
elinde ne varsa, ne yoksa hepsini akışına bırakma.
yanacaksın, yakacaksın, yatacaksın bilmem kaç yıl!
sonra hayıf hayıf arkandaki yangına bakma
bana sorma
ne de annene sorma
o da bilmez
allah bilmez



allah bilmez (sıcak)

benim sevgim seninle
sen hiçbir şey hissedemesen de
dünya benim içimde
sen bu hayatı hiç sevmesen de,
napabilirim?
sen söyle
bu dünyayı değiştirebilecek kişi sensin.
neredeyim, sen söyle?
bu dünyanın tek komutanı sensin

benim derdim benimle
ağlarsam gülersem kendime
sana verdiğim tek şey bi permeçe
sarkıtırsan bi temaşa içinde
belki sana sarılırım,
belki bir ipe sarılırım ,
belki göklere bakarım
ve son bir çare ararım

bak son bir gün kaldıysa yanmamıza
bu geminin toptan batmasına 
hele hele bir kemancımız bile yoksa
nasıl öleceğiz hiç sevilmeden?

benim yazlarım seninle
sen hep kör soğuk titresen de
benim kışlarım hüzünle
hiç istemeden geçmez bu, mevsimler
zemheriler, zemheriler.
kör soğuk titretirler

zemheriler

dünya senin etrafında dönüyor,
herkesi izliyorsun
tüm dünya etrafında dönüyor
sen hiç o tarafa dönmüyorsun.
senin sıkıntın ne biliyor musun?
bir çiçek yanıbaşında açsa bile,
sen hep önüne bakıyorsun
korkuyor musun?
bi derya deniz seni alıp götürse bile,
oralı olmuyorsun
seni sıkıntın ne, biliyor musun?
ne yapıyorsun, biliyor musun?
ne yapıyorsun, fark etmiyor musun?
gidiyorsun
sanki istemiyorsun.
bi kavrulmuşsun 
bu huzurlu ve mutlu güneşlerden.
bi susmuşsun.


biliyor musun?

sana bıraktığımız pizzalar eski rehasını kaybetti
kendini bizden çekmeseydin senin her lokmanı hevesle izleyecektik
tabii belki sen de zor zamanlar geçirdin
bilmediğimiz duygular için kaftan biçmemeliyiz sevgilim

sana bıraktığımız duygular 
bu evin kokusundan silindi
adaçayı kaynattık bütün gün 
havasından silindi

sana bıraktığımız kirli çamaşırlar serildi
bütün gün iplerle bakıştık
en son gece buna karar verildi
sonra uyumaya gittik

bize bıraktığın ağrılar
başımızdan eksik edilmedi
sergen binbir türlü ilaç aldı
hiçbiri tam etki etmedi

bizden çaldığın tüm bibloların
ondan sonra yeri gelmedi
boş kaldı masaların üstü
bardaklar istila etti
sanki kiralık bi ev gibi

di mi?
di mi?
sanki kiralık bi ev gibi?


kiralık bir ev

onca keşmekeşi kelek geçtin
arkanı dönemedin ki kim lehine aleyhine bilesin
sabrın var mı?
sizin var mı? 
bizim yok.
kötülere izin yok
kötülere izdiham yok
biraz kötülere değin.
bizim yok
kötüye eyvallah yok
kötüye empatimiz yok
biraz iyilere değin.

onca keşmekeşten teğet geçtin
belki yalnızca kayıp düşsen ezilecektin
ezilmeye gücünüz var mı?
sizin var mı? 
bizim yok.
kötülere izin yok
kötüye sabrımız yok
biraz kötüleri deşin.
inan yok, kötüye empatim yok
kütüğe kazınmış bu fikrim, eminim,
kötülere izin yok.
varsa hiç kalbin yok
benim için de mi?
benim için bile mi?
kötüye sinirin yok?
nasıl yok?

kötülere izin yok

hiç kimseyi geri döndüremezsen
yine de tetiğine bak
belki ölsen de hissetmeyeceksin
allah gücünden versin.

belki bir uçurumdan düşşen,
anca kanayabilirsin
bu mutluluk tez zamanda tozlaşır
allah gecinden versin.

bitmeden anlamazsın
bitirdim sanırsın
anlamadan geçince
kafayı sıyırırsın

sadece biraz gezinsen
zamanını geçireceksin
sadece çok az üstten baksan
her şeyi hatmedeceksin

sadece 
sadece
biraz beni dinlesen

ermek istediğin her şey yalan
bunu sana vermez onlar
yığıldıkça altında kalırsın
hoş bir mahmurluk kaplar

sevindim sanırsın
eğlendim sanırsın
bikaç saat geçince eve dönünce
anlarsın


sadece

ASRIN HATASI

o notaları sana yazdım
herhangi bi şarkı mı sanıyorsun beni?
bu hayatı sana adadım
herhangi bi yaşam mı sanıyorsun beni?

eve döndüğüm anda umulmaz yarayım
beni sardığın anda beklenmedik kapıyım
sana bakmayan dünyayı dört elden yakayım!
seni sevmeyen tüm topluluklara savaş açayım

saklanmaz acıları tenlerinden alayım
saklanılmaz canavarların canını tek hamlede alayım
bu hayatta hiçbir şeyden korkman gerekmiyor hayatım
arkanda ben durdukça sana bin fırsat kapıyım 

(kendini boşuna mı sanıyorsun?
sen öylece dursan da beni hak ediyorsun.)



umulmaz yara

bekledim, tıpkı söylediğin gibi
sabır taşı olmaya devam!
hatmettim bütün eşyaları odadaki
benim bütün hislerim yalan

bütün gece yağmuru dinledim
hiçbirine hiçbir şey hissedemedim
bütün o yazılmış efsaneler, sanki boşuna

bütün gece kendimi dinledim
üstüne biraz su içtim
bütün o yazılmış kervaneler,
artık boşuna

artık seni hiç düşlemedim
gram saygı gösteremedim
baz alınmış bütün destaneler,
sanki boşuna

bir arttı bi azaldı damlalar
hepsi bir hiç için
düştükçe çoğaldı seller sular
bir şey değiştirmedi 


hiçbir şey anlattığın gibi değil sevgilim

çok acil bir işin var da,
gidiyorsun yine bahara,
ben alışık değilim.
susmak bilmeyen çocuğun,
sızlanan bi oğlun varsa,
neden önce onları susturmuyorsun?

ben alışık değilim,
görünür de değildi
içindeki ham meyveler daha.
ben bir aptal değilim,
oldukça iyi hareket ederim
ama sözüm bu sefer meclisten yana.

son uykuna yatmıştın
gözlerini araladın ve herkesi bir kez daha şaşırttın.
tek umudun göze alınmaksa,
benden neden kaçtın? oysa
eğer umudun göze alınmazsa, ben seni kurtarırdım, hep başarmıştım.
tek amacın aradığını bulmaksa, neden fikrin başkalarından yana?
ben hep başarmıştım.
eğer fikrin göklerden yanaysa,
neden diğerine hep o bi yana, bu yana gidip geliyor? ben sana anlatmıştım.

şimdi ben, sadece duruyorum
belki eski kitaplar da okurum,
ama henüz çok erken gibi.



acil bir iş

eksikliğini hissedemeyecek kadar uzun zaman oldu.
sanki başım etrafıma surlar çeker oldu
beklemeden yolları sayar olduk,
düşünmeden adımlar atar olduk.

sanki tüm bu dünyadaki yanlış haller,
sakat yollar yine beni buldu
seni göremeyecek kadar kilometrelerce,
sanki hayatım surları yıkar oldu.
tüm yıkıntılar yine sana hapsoldu,
istemeden kafanı bozar oldum.

yine biz kaybolduk
istemeden de olsa yorulduk
kafamıza yatmıyor hiçbir şey artık,
artık tahammülden lâl olduk.

sorun da burdaydı
sana kaç kere söylemem lazım
ben kafamı çevirsem senin beni tutup döndürmen lazım
ben önüme baksam çekip sürütmen lazım

ben yoruldum
çünkü ben yoruldum
ben artık yorgunum 
kapanık bi berduşum
ben artık yorgunum
sadece birkaç yol daha seçmen lazım
yoksa bilirsin yanlış biri değilim,
belki mükemmel seçeneğinim
ama yoruldum.
kendimi göstermekten yoruldum
farkına vardırmaktan yoruldum
belki beynim öylece durulur.

(yine tüm yanlış yollar beni buldu, bu sefer sen kıyak geçsen bana?)


artık adımlar senindir

bunca yıl, bunun için mi bekledik?
sesimizi telimize takıp, bastırıp sabrettik.
kahrolsun fani felek de, şad olsun yahşi melekler
bir mum gibi uçup, çöktüler.
yad olsun en beter tanrı,
lâl olsun, en yüce sanrı.
bir mahzun, çürüyüp gittiler.

kancalı, dahi delikler.
hızır gibi, taşkın fişekler
kanımca sığ, asi deliler.
bana sığışmasalardı, belki onları da severdim.

sahiden, çok basit miydi?
altı üstü, karbondioksit
ama bizi hep sarhoş ettiler.
biraz civa, biraz kükürt dioksit
sinsice kanımıza nüks etti,
bize bu pisliği lezizce yedirdiler.

sonbahar erken mi geldi?
sıkmadı mı aynı teraneler?
bize terk edilecek bir yer bahşettiler.

burdayız baraj henüz taşarken.
en kurak, en soğuk günden 
beri, senden yana.
sondayız, baraj kurumuşken
en çirkin, en güzel günden beri,
mecburi, senden yana.


terk edilecek bir yer

bayat bi çerez tabağı gibi geçti bu yaz
hayat, kılıbık bir otel çalışanı gibi.
daha şaka kaldırmamış yaşında,
seni alkışlarla ayağa kaldırdılar.

bir iki üç dört kendine sözlerin,
bir türlü mü doğruyu beceremezsin?
son iki üç dört çalmayı denedin
hiçbiri hitap etmedi,
sorun sende değil, sana dinletemedim kendimi.

yüz binlerce insan ve,
bir garip hafta, bir garip yıllar
sanma ki zamandan (kafandan) sıkıntılar var
ya git bir an önce saatini (takatini) değiştir,
ya da başının eğilişi aşikar

bir garip hafta, bir garip yıllar
enteresan değil mi?
ne kadar tuhaf değil mi?





bayat bir çerez tabağı

artık yanıma gelecek misin?
tekelin yanındaki amcanın sohbetini dinliyorum,
tekelin yanındaki masada bekliyorum.
artık beni görecek misin?
kafenin hemen bitişiğinde
20 liraya bir çay söyledim,
buna bile değer misin bilmiyorum.
sanki kavuşsak bi olayı varmış gibi bekliyorum bir şeyleri ama
içimden hiç sen gelmiyor.

üzgünüm, çok insan var
her biri beni senden caydırabilecek yapıdalar
eskiden güle oynaya geldiğim bu yuvarlak banklar,
artık elimi kolumu bağlıyor.

beni kurtaracak mısın?
zira bu gözler beni kısa sürede kıstırırlar.
önceden takıldığım serseri kılıklı abazalar
gözümün içine pis pis bakıyor.
ben de onlara bakayım mı? hakkım mı söyle?
aksi veya aynı takdirde,
sanırım katil olacağım. 
neyse, yarın haberlerde buluşuruz.

kafede artık yavuz çalmıyor
kulağımda sevdiğimiz şarkılar.
bu kafe bana nefes aldırmıyor,
sevdiğim dumanlar artık bana düşman.
hiçbir şey eski tadını vermiyor.

ama sensizlikten değil 
onsuzluktan hiç değil
binlerce yüzlerce kişinin hepsi beni tanıyor
ben tanımıyorum hiçbirini,
bir şey talep eder gibi bakıyorlar.
durduramıyorum ellerini.
birazdan yerle bir edeceğim birilerini
gözüm yavaştan kapanıyor
ve çay soğuyor.

bıktım burdan.
alın beni burdan.
otobüsüm kaçıyor
zaten gitmem çok yakındır
zaten sen gelmesen de hakkındır,
bundan sonra buraya kimse gelmese, haklıdır.

duygu kafe

böyle olmaz

ilk dediğinde çok çabaladım ama,
yanlış olan her neyse daima aklımda.
bir kuldun, bir sustun ve sonra hiç durulmadın.
ne olduysa o oldu ve doğrusunu unutturdun bana,
sormayı unuttum sana.
her ne lazımsa
benden al ve benden git, mutlaka.

(şimdi düşündüm ve taşındım. benden al, benden git mutlaka.)
(sormayı unuttum sana, doğrusunu unutturdun bana.)

kim sana razıysa, al benden üstünü tamamla.
aldım başımı bir başıma ama,
elimde kaldı yanlışlar,
cebimde kaldı yanlışlar,
dilimde kaldı yanlışlar,
ne desem herkes beni yanlışlar şimdi, çünkü,
sormayı unuttum sana.(söylemeyi unuttum sana.)
(doğrusunu anlat, doğrusunu göster bana)


doğrusunu unutturdun

ne yaptım ne ettim de
buralara geldim?
kaybolmak bi seçim değil.
sağa mı döndüm sola mı en son hiç bilmemekteyim,
saptığım her yol oluyor takdiri ilahim.

ve bilmek istemediğim insanlarlayım son birkaç yıldır,
sen bunu bilmiyorsun.
bilmek istemiyorsun,
bilmesen daha iyi.

görmek istemediğim sahnelerdeyim son bikaç filmdir,
sen bunu görmüyorsun.
görmek istemiyorsun.
görmesen daha iyi.

(sormasan, hiç bakmasan, duymasan hiç, bilmesen daha iyi)

duymak istemediğim şarkılardayım.
aklım havada değil, tam da burdayım.
kafam pek iyi de değil, ben onlardan sıkıldım.



bilmesen daha iyi

aşk değil bu, bi maddenin etkisi
iyi hissetmemin tek nedeni.
benim değil bu, kafamdakinin ilgisi sana.

gözüm kör ve duyularım aheste.
yarın ilk işim tövbe hepsine.
sen nasıl başardıysan, öğret 
bana.

son kez bir şans ver hadi,
bırakabilirim sen dahil tüm mereti.
istediğim sen değilsin, etrafımda gezen nefesin, üstümde gezen tenin, sözlerime değen seslerin.

bir kez daha benden medet um hadi.
bırakabilirim sen dahil yüzüstü hepsini.
denediğimi de gördün, sahici olduğumu görürsün, 
tabii, hadi ver her neyse elindeki.


maddenin etkisi

benden nefret ettiğini, gelmek istemediğini söyle.
senden başka şekilde gitmeyeceğimi defalarca söyledim.
yapamadığını bildiğimden, özgürce konuşmakta bir numarayım.
anlamamakta, süründürmekte ısrarcısın.

sayende her geçen gün, kendimi daha çok buluyorum.
normalde böyle kalbi kırık şeyler söylemeyi sevmiyorum.
seni yaşattıkça öldüğümden, çekilemiyorum önünden.
çizdiğim her yolu çıkmaza bağlamakta bir numarasın.

bende olan ve vazgeçemediğin şey neyse, kopar içimden.
ilk ne bizi bağladıysa, oraya dön ve kopar içinden.
ben böyle zamanlarda çekip gitmekte bir numarayım.

sayende her geçen gün kendimi daha çok avutuyorum.
normalde böyle açıkça konuşmaktan nefret ediyorum.
sen yaşadıkça öldüğümden önünden çekilemiyorum.
çizdiğim her yolu silmekte bir numarasın.

(bir numarayım biliyorum,
bir numarayım aklında,
bir numarayım ta kalbinin en derin damarlarında.)


bir numara

faydamı al, fazlamdan kaç.
ilk veya son uyarışım değil.
dalgamı al, kavgamdan kaç.
bu seni son uyarışım olabilir.

bir daha, ilk kez görmek istemiyorum.
ilk defa, son olsun istemiyorum.
son defa karşımda,
oldu sanki yüzyıllar.
son defa karşımda,
ilk defa karşımda sanki.

yüzyıllar

güldüğüm düne, seni bir acı gibi kattım.
çok zor geçirdim bikaç günü, çok zor kendimi kandırdım.
ödüm koptu, alamam sandım, geç olmadan virajı aldım.
başka türlüsü benden çıkmıyor, maalesef böyle alıştım.
elimi salladım evet, bi veda ettim sana.
elimi sallasam ellisi ama kalbimi sallasam sana.

bu bir elveda değil,
son bir aldanış olabilir.
duyduğun bir hıçkırık değil,
ağlamak için çok geç olabilir.

(ama bildiğim tek yer orası
doğduğum tek yer orası
kötü kızın şefkatli yuvası
şeytanın af çıkarışı)

(yapabildiğim tek yer orası,
öleceğim tek yer orası
iyi kızın kötü kurta dalaşı
şeytan kırasıca bacağımı.)


bir elveda değil

sahiden başıma gelen başka bi dertsin.
uzun zamandır böyle bir şeyi düşlediğimi düşünüyordum.
her ne zaman biri böyle bana gelse beni geriyor, kaçmak istiyorum.

bunları söyledikten birkaç saniye sonra, hepsi birer birer başıma kalıyor.
hiçbir şey için bu kadar uğraşmaya gerek kalmıyor,
eğer benden gidersen, bak tüm sorunlar çözülüyor.

kendi başıma oturuyor, merak ediyorum.
cevaplarınsa kesin değil.
tutuluyor, lâl oluyorum.
yine de seninle konuşmak istemem.

biliyorum, çok bilmiş duruyorum.
zaten aksini istemem.
seni nasıl buluyorum, nasıl kaybediyorum,
bunları konuşmak istemem.

(ne benim anlatasım, ne senin sormaktan bıkasın var.
artık ne kalp atışım, ne yanaklarım beni verir foya.)
sadece, başıma gelen başka bi dertsin.


konuşmak istemem

zarar vermem daha fazla kendime,
mahsuru neyse aldım üstüme.
haram etmem her sevabı, başımın üstünde yeri var hepsinin, hepsi benim kıymetlim.
uzak durmak hep çok mümkün gibi geliyor,
hepsi senin suçun, hep senin altından çıkıyor.

bir anda oluyor, 
içim nasıl eriyor,
göz görmeden, el değmeden.

bir ana bakıyor,
surlarım suya karışıyor.
fark ettirmeden gözümü kör ediyor, ben bunu mu istedim diye sormaktan başka çarem kalmıyor.
bunu mu düşledim diye sormaktan başka çarem kalmıyor.

bir an

bir kez daha söyle, duymak istemediğim cümleleri.
bir kez daha anlat, umurumda olmayan hikayeni.
bu kez daha kuvvetli,
bu kez daha istekli.

söylemezsem olmaz niyetimi.
istesem kötü biri olmak, böyle mi üstüne gelirdim?
böyle kolay mı karşına geçerdim?

bi beş dakikaya geçecek bir boşluğa sahibim.
her zerresini seninle doldurmak isterim.
eğer haddini bileceksen.
eğer ki çekip gideceksen günün sonunda.

(normalde, ne ben bunu isterim.
ne böyle olmak istedim.
normalde, ne ben böyle biriydim.
ne sen bunu istedin.)

beş dakika

üstüme gelme lütfen.
üstüne üstlük bunca çocukken.
korkunu yen ve üstlen, ben ne haldeysem.
(sebebi sensin)

sen söyleme lütfen,
istemediğimi bilirken en içten.
sorun şu ki motivasyonunu hiç anlamıyorum.
sorun şu ki nerden geldin hiç bilmiyorum.
ah bir çıkarabilsem.
ah bir hatırlayabilsem.

(dünden mi, geçen seneden mi, günden güne artan bir şey mi, sadece tek gecelik mi?)
(dünden mi, geçen seneden mi, günden güne azalan bir şey mi, sadece bikaç gecelik mi bu?)

sen gülüşme onla.
otururken ben bir başıma,
sorun şu ki nerden gideceksin kestiremiyorum.
sorun şu ki önden mi gitmeliyim hiç bilmiyorum. 
ah bir kestirebilsem.(bi yerlerden)
ah bir hatırlayabilsem.(kuytu köşelerden)
ah bir çıkarabilsem bi yerlerden.


sen söyleme lütfen

bu ne benim işim, ne artık katlanabilirim.
ne bilmişim, sana öğreteyim.
umduğun bir tanrıysa, onunla buluşsan belki bulursun tatmin.
umduğun bi bitapsa, benden uzak durman en iyi seçim.

sandığın ne kaldıysa, yüzüne vurmak için hazır ve nazır beklerim.
aramızda her ne olduysa, bazen ben bile böyle oyunlara kanabilirmişim.
vardığın ne sonuçsa, yanlış çıkarmak için dört gözle beklerim.
o an her ne olduysa, bazen ben bile böyle adamlara boyun eğebilirmişim.

aslında o kadar kötü biri değilim,
hepsini kendimden öğrendim.
o kadar cani bile değilim,
çiğ çiğ yediğim kendi etlerim.
asla şakasını yapamam, açıklığa da kavuşturamam.
bu aramızda bi sır artık, hiç kimsenin bilmemesini yeğlerim.

(sen ya da ben, fark etmez bu noktadan sonra
ter ya da kan, dökülmez bu savaştan sonra)

asla şakasını yapamam

sadece ellerini gördüm.
sanırsın ki en derime gömdüm.
aşil gibi,
dizlerime çöktüm.
aşil gibi,
vurulmuşa döndüm.
(değil dizlerimden, beynimden vurulmuşa döndüm)

resmen gel ve beni gör diye bekliyorum günlerdir olduğum (öldüğüm) yerde.
karşımda sen duruyorken soruyorsun bana, sorunun ne?
tek hatırladığım şey senin harflerini gördüm, en son adımı söylediğimde.
eskiden bi evim vardı kağıttan başının üstünde, içindeki sesleri duyabileyim diye.

sadece izlerini gördüm.
sanırsın yolumu kaybettim de, bi tuzağın peşinde yürüyüp öldüm.

aşil gibi

kinda living the life, getting high, in my producer's secret studio house.
getting paranoid and saying things i shouldn't say and fucking it up.
nothing's wrong and everyone knows that im i little girl,
i mean, just look me in the eyes.

don't even want any of this.
i mean, just look into my eyes.
don't even want any of that.
i mean, just look how wasted i am.

wanna go home, to my house or my hometown.
doesn't really matter if i lose my sight.
looking for something that worth my attention,
if i accidently lick it, then it might bite. 
everything's so fine, everbody loves this.
but i don't really know if i can really take this shit.

everythings so fine, everbody loves this.
just look me in the eyes, i dont want any of this.


e.f.e.l

benim youtubeda algoritmayla ve kapitalist parasal sistemle çalışan bi kanalım da var

ece altunkol

Popular tracks