Berlin Film Festivali protestolar, tartışmalar arasında tamamlandı.
Önce festivalin Panorama bölümünün instagram hesabı hacklendi ve Filistin
yanlısı bazı paylaşımlar yapıldı. Bu paylaşımlar kısa sürede silindi. Ama
benim tahminim bunun tam olarak bir hacklenme olmadığı, bu hesaba erişim
yetkisi olan vicdanlı bir çalışanın marifeti olduğu yönünde. Bu paylaşımlarda
“Nehirden Denize Özgür Filistin”, “Gazze’deki Soykırımı Durdurun”,
“Soykırım, soykırımdır” “Almanya’nın Destekleriyle bir Soykırım Daha” gibi
sloganların olduğu görseller paylaşıldı. Tabi ki festival başlamadan önce
Strike Germany gibi grupların festivale yönelik boykot çağrıları da bu
“hack”lenmenin etkisini arttırdı.
Defalarca yazdım, tekrar yazmanın bir mahsuru yok. Almanya, Yahudilere
karşı işlediği soykırımdan dolayı bugün İsrail’in hiçbir politikasını eleştiremez
durumdadır. Almanya’da, İsrail’i eleştirmeye kalkarsanız hemen yahudi
düşmanı olarak damgalanmanız kaçınılmazdır.
Ödül törenine Başka Ülke Yok (No Other Land) isimli yapımla en iyi belgesel
ödülünü kazanan İsrailli Yuval Abraham’ın konuşması damgasını vurdu.
 &quot;Ben İsrailliyim, (filminin yardımcı yönetmeni Basel Adra) Basel
ise Filistinli ve sadece iki gün sonra aynı olmadığımız bir ülkeye
döneceğiz. Ben sivil düzen altında yaşıyorum, Basel ise askeri
düzende. Birbirimize sadece 30 dakika uzaklıktayız. Benim oy
kullanma hakkım var, onun yok, benim bu ülkede özgürce
hareket etmeme izin veriliyor, Basel ise milyonlarca Filistinli gibi
kilit altında ve işgal altındaki Batı Şeria&#39;da. Aramızdaki bu
eşitsizlik sona ermeli.”
Almanya’da bu konuşmayı yapmak ve bunu yaparken
yanınızda Filistinli bir yapımcının olması ve omuzlarında kefiye
olması sizi hedef tahtasına oturtur. Nitekim Abraham sosyal
medyadan yaptığı açıklamayla ölüm tehditleri aldığını duyurdu.
Festival yönetiminin ödül töreninden sonra yaptığı yazılı
açıklamada kullandığı bazı ifadeler de dikkat çekici:
“Ödül kazananlardan bazılarının açıklamalarının fazla tek
taraflı ve bazı durumlarda uygunsuz olarak algılanmasının
yarattığı öfkeyi anlıyoruz. Festivalimize hazırlanırken ve festival
sırasında Berlinale&#39;nin Orta Doğu&#39;daki savaşa bakışının ne
olduğunu ve tek taraflı pozisyonlar paylaşmadığımızı çok açık
bir şekilde belirttik.”

SAMED KARAGÖZ - Berlin Bildiğimiz Gibi

Berlin Film Festivali sonrası yaşananların yankısı devam ediyor. En
iyi belgesel ödülü kazanan İsrailli Yuval Abraham’ın filmin yardımcı
yönetmeni Basel Adra’yla birlikte sahneye çıkıp Filistin’de
yaşananlara dikkat çekmesi Almanya’da suçlamalara hedef
olmasıyla sonuçlanmıştır. Alman Adalet Bakanı Marco Buschmann
“Suç teşkil eden eylemleri ödüllendirmek ve bunlara göz yummak
cezalandırılması gereken bir suçtur.” sözleriyle Yuval Abraham’ın
sözleri üzerinden Berlinale yönetimine aba altın sopa göstererek
İsrailli bir Yahudi olan Abraham’ı antisemitik (Yahudi düşmanı)
olmakla itham etmişti.
Berlin Film Festivali’nden sonra gözler 10 Mart’ta yapılacak Oscar
ödül töreninde. Bakalım kaç kişi Gazze’de yaşanan soykırımı
dillendirebilecek bir şey söyleyebilecek. Söyleseler bile ne
değişecek ondan da emin değilim. Gözü dönmüş İsrail’i sanatçılar,
oyuncular durduramayacak onu biliyorum. Ama haksızlığa karşı
sesini yükseltecek olanlar sayesinde bir kamuoyu oluşacak ve bu
kamuoyu baskısı nedeniyle İsrail geri adım atacak. Bu olana kadar
Gazze hakkında, Filistin hakkında her mecrada her fırsatta
konuşmaya devam etmemiz gerekiyor.
Aralık ayında Samia Halaby’nin İndiana Üniversitesi’nde
düzenlenmesi planan retrospektifinin iptal olduğunu bu köşede
yazmıştım. Amerikan soyut sanatının önemli temsilcilerinden olan
Filistinli sanatçının sergisinin iptal edilmesi beni hiç şaşırmamıştı.
Eğer Filistin’e destek oluyorsanız, hele ki Filistinliyseniz, sizin
üzerinize saldırmaları kaçınılmaz olacaktır. Geçtiğimiz günlerde
Amerikan PBS kanalı bunu iptali kapsamlı bir haberle izleyicilerine
sunmuş. Nispeten bağımsız olan PBS’in konuyu gündeme
getirebilmiş olmasına açıkçası şaşırdım.

Venedik Bienali’nde bu yıl İsrail’e yer verilmemesi sanatçılar
tarafından gündemde tutulmaya çalışılıyor. Başlatılan kampanyaya
şimdiye kadar 8 bine yakın imza toplandı. İstenilen şey aslında çok
basit. Rusya, Ukrayna’ya saldırdığında (Ukrayna’nın şu an İsrail’e
koşulsuz destek olduğunu hatırlatmakta fayda var) uygulanan
ambargonun İsrail’e de uygulanması. Venedik Bienali bir diplomatik

misyondur. Yani ülke pavyonu denilen yerler o ülkelerin bir veya
birden fazla bakanlığıyla ilişki içindedir. Sadece sıradan bir sergi
değildir yani. Ama görünen o ki Venedik Bienali yönetimi bu yönde
bir adım atmayacak. Tahminlerime göre Venedik Bienali’nde İsrail’e
ve onun Gazze’de Filistinlilere karşı uyguladığı soykırıma karşı
sesini yükseltecek çok sayıda sanatçı, sanatçı inisiyatifi olacak.
Bazı performanslarla İsrail Pavyonu işlevsiz hale bile getirilebilir.
Bekleyip göreceğiz.

SAMED KARAGÖZ - Oscarları Beklemek

Sosyal medyanın en güçlü haber mecrası Yeni Şafak.
Yeni Şafak Gazetesi olarak yayın hayatına başladığımız ilk günden itibaren ülkemizde demokrasinin tüm kurumları ile yerleşmesi, milli irade ve değerlerimizin hâkim olması için tüm gücümüzle çalıştık. Bu ülkenin geleceğinin derin sularda boğulup gitmemesi için çaba sarf ettik. Fırtınalı günlerde sığınılacak bir liman olduk. Bugüne kadar ülkemize yapmış olduğumuz katkıyı bundan sonra da okurlarımızın desteği ile sürdürmeye devam edeceğiz. Her gün Yeni Şafak’la yeni bir umut olacak.

New tracks tagged #berlinfilmfestivali